9 Ekim 2016 Pazar

ÇOCUK YASASI & IAN McEWAN


Merhaba
Yine bir kitap yorumu ile karşınızdayım. Çocuk Yasası...Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Gerçekten mükemmel bir kitap ve şöyle başlıyor. 

Bir mahkeme bir çocuğun... yetiştirilmesiyle ilgili...herhangi bir hususta karar verirken öncelikle çocuğun refahını dikkate alacaktır.Çocuk yasası, madde 1(a) (1989)


Ian McEwan ; (son zamanlarda) okurken beni en çok düşündüren, arada bir kitabı kapatıp derin bir nefes alma ihtiyacı duyduran, ve " Ben olsam ne yapardım ? " diye sık sık kendime bu soruyu sorduran bir yazar oldu. Kitap toplamda sadece 148 sayfa bir çırpıda bitirebiliyorsunuz ama o kadar dolu ki, bittiğinde sizde sanki binlerce sayfa okumuş gibi bir his bırakıyor. 

Kitabımızın kahramanı Fiona Maye. 50'li yaşlarda Yüksek Divan Aile Hukuku Dairesi hakimi. Çok güçlü ve meslektaşları arasında da takdir toplamış bir hakim. 

Onun davalarında genellikle ; kanunlar, dini inançlar, geleneksel değerler, ailenin yetkileri, ergenlerin hakları v.b. durumlar hep birbiriyle çarpışıyor ve biz bu kitapta  Fiona'nın tüm bu karmaşanın içinden çıkarak verdiği kararları ve gerekçelerini okuyoruz. 

Kitabın başlarında Fiona'nın karar vermek zorunda olduğu bir dava var. Jamaikalı ve İskoç bir anne babanın birbirine yapışık erkek ikizleri. Matthew ve Mark. Mathew'in başı şiş, beyninde ciddi bir deformasyon var, kalbi tek başına çalışmıyor, akciğer dokusu eksik. yaşaması için Mark ile yapışık kalmak zorunda, eğer ayrılırsa yaşamını iademe ettiremeyecek ve ölecek.

Mark ise her ikisi için nefes alıyor, her ikisi için meme emiyor yani kısaca bütün işi o yapıyor, ikizinden ayrılırsa bir dizi ameliyaat sonrasında hayatını idame ettirebilir ama yapışık olarak kalmaya devam ederse Mathew onun tüm organlarını kullandığı için bir süre sonra iyice zayıf düşecek ve ölecek.

Cerrahlar ortak aort damarını keserek Mark'ı kurtarmak gerektiğini söylüyorlar. Anne ve baba ise sofu katolik ve bu durumu cinayet sayarak onaylamıyorlar. 

Çocuk yasasına göre önemli olan çocukların refahı ise ve bu durum her iki bebek içinde geçerli ise Fiona kanunlar çerçevesinde nasıl bir gerekçe ile karar verecek ?? 

Ancak ; bu kitapta anlatılan asıl hikaye; 17 yaşındaki bir lösemi hastası olan Adam'ın kendisinin ve ailesinin inançları (Yehova Şahitleri-bilgi için tıklayabilirsiniz.) nedeni ile kan nakline karşı çıkmaları ve bunun sonucunda hastahane ile aile arasında açılmış dava. 

Tarafların uzlaştığı tek konu Adam'ın çok akıllı, kendinden ve kararından emin, en önemlisi durumunun farkında olması ile ilgili. 

Fiona, kan nakli hemen yapılmazsa ölecek olan Adam için kararını vermeden önce onunla konuşmak istiyor ve mahkemeye ara vererek Adam'ı görmeye gidiyor ve kararını bu görüşmenin sonrasında veriyor. 

Ne karar verdiğini burada söylemeyeceğim ama hikaye burada bitti sanmayın. Devamı da çok ama çok farklı ve beklenmedik bir şekilde devam ediyor.

Tüm bunların dışında Fiona'nın bu zor davalar sürecinde kendi özel hayatında da çok sıkıntılı günler geçirdiğini de belirtmek lazım. Kocası Jack onu aldatıyor ve ayrılma aşamasındalar..Bu durum ile ilgili yaşananları da kitabın bütününde sürekli okuyoruz.

İşte böyle sevgili okur sever dostlarım.. Lütfen bu kitabı okuyun.
Ben,  beni bu kitap ile tanıştıran sevgili Ebru Aykaç'a buradan sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Sevgiler.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder