18 Şubat 2017 Cumartesi

K O Ğ U Ş- Arno Strobel



Kitabı bitireli bir kaç gün oldu aslında ama yorumunu girmeye bir türlü fırsat bulamadım. Türü Psikolojik gerilim ama ben pek gerilmedim ancak meraktan öldüm, temposu çok yüksek ve kurgusu gayet iyi. Hikayedeki tüm karakterlerden şüpheleniyorsunuz, her biri için "yok yok bu da kötü, kesin" deyip durdum😊

Kısaca şöyle bir özetlersek ; hikayenin kahramanı Sibylle gözlerini açtığında kendisini bir hastane odasında buluyor. Etrafında monitörler filan var. Başına neler geldiğini bir türlü hatırlayamayan kahramanımızın tek hatırladığı oğlu Lucas ve onu kaçıran dövmeli bir adam.

Ancak yanına gelen doktor görünümlü kişi onun iki aydır komada olduğunu ve kendisinin kesinlikle bir çocuğu olmadığını söylüyor.  Ama adam ne derse desin Sibylle oğlu konusunda çok emin ve orada birşeyler döndüğünü düşünerek oradan kaçıyor. Tek düşündüğü bir an önce oğluna ve kocasına kavuşmak.

Üzerinde hastane önlüğü ile kaçan Sibylle sokaklarda çok zor durumda iken karşısına kızıl saçlı çılgın yaşlı kadın Rosie çıkıyor. Ve o andan sonra o da olaylara dahil oluyor. 

Bir şekilde evine giden Sibylle kocasına bir türlü kendisi olduğunu kanıtlayamıyor Adamın yalnızca karısının bileceği birçok kişisel sorularına cevap vermiş olmasına rağmen kocası bir türlü ikna olmuyor, ve onu polise teslim ediyor.

Bundan sonra olaylar, olaylar...Kim kötü, kim iyi, polislerin bile bu karmaşanın içinde olması, kendisine yardım etmek isteyen Rosie gerçekten bir iyilik meleğimi yok şeytanın ta kendisi mi ? Ya Christian Rössler, kardeşi İsabelle'nin de başına aynı durumların geldiğini ve gerçekleri otaya çıkarmak konusunda ona yardım edeceğini söyleyen Christian  ??

Bu tip kurguları seviyorsanız okunacaklar listenize ekleyebileceğini bir kitap diyebilirim 😊